Hüsn-i Talil Bir olayı gerçek nedeniyle değil de hoşa giden başka bir nedenle açıklama sanatı.
Iraklama Sözlü ya da yazılı anlatımda konu dışına çıkılarak, konuyla ilgisi bulunmayan sözler söyleme.
Irmak Roman Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun belirli bir zaman dilimi içinde yaşam ve yaşayış dönemlerini birbirini bütünleyecek biçimde anlatan roman dizisi.
Itnab Gereksiz yere sözü uzatma.
İade Özellikle Divan edebiyatında bir beytin son sözcüğünü ondan sonraki beytin ilk sözcüğü olarak kullanmayla ilgili söz sanatı.
Açıklamalarıyla 793 Edebiyat Terimi
İbda Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma. Örneğin Fuzûlî'nin Leyla vü Mecnun'u, Şeyh Galib'in Hüsn-ü Aşkı birer ibda kabul edilir. İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır.
İbham
Bir edebi eserde isteyerek ve bilinçli olarak yapılan kapalılıktır. Sanatçı, sözün anlamını hemen anlaşılmayacak şekilde kapalı tutarak, okuyucusunu düşündürmeyi amaçlar. Sanatçının istemeden, bilinçsiz olarak yaptığı kapalılığa ise "te'kid" adı verilir. Örnek:
Nasıl istersen öyle dinle, bakın:
Dalların zirvesindeyiz ancak
Yarı yoldan ziyade yerden uzak
Yarı yoldan ziyade mâha yakın
Ahmed Haşim
İca Az sözle çok şey anlatabilmek.
İcaz
Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatmadır. Kısaltmanın anlamı güçleştirmemesine dikkat edilir. Buna icaz-ı muhil denir. Az söz yüklü anlamla ifadeye makbul icaz denir. Atasözleri, vecizeler, hikmetli sözler bu gruba girer. Makbul icaz iki türdür: Hafz yoluyla icaz: Anlama zarar vermeyecek şekilde bazı sözcükler atılır. Bu cümle çıkarılarak da yapılabilir. Sözcük çıkarmaya icaz bi'l-harf denir. Örnek:
Bir pâreye bini âferinin
Pâpûşu atıldu Gevherî'nin
Ziya Paşa
Şair burada "papucu dama atıldı'yı "papucu atıldı" diye kısaltmış.
İcaz, cümle çıkarılarak yapılırsa icaz bi'l cümel adını alır. Örnek:
"Ahmet ders çalışsaydı'" Burada "başarılı olacaktı" cümlesi çıkarılmış.
Tazammum yoluyla icaz: İfadeden sözcük ve cümle atılmadan yapılan icazdır. İki türü vardır.
İcaz bi't-takdîr: Amaç az sözcükle anlatılırken ihatalı anlam da çıkar. Örneğin "Ateş düştüğü yeri yakar".
İvaz bi'l-kasr: Hiçbir sözcük atılmadan anlamca zengindir. Örneğin "Akacak kan damarda durmaz" gibi.
İç Kafiye Bir dizenin içinde fazladan yapılan, nesirdeki karşılığı "seci" olan uyak.
İç Konuşma Roman, öykü gibi kurmaca bir anlatıda kişilerin içinden geçen şeylerin aktarımı.
İçerik Bir yapıtın ya da sanatsal yaratının içerdiği duygular, düşünceler, imgeler kısacası biçim dışındaki tüm öğelerin toplamı.
İçtenlik Sözlü ya da yazılı anlatımda duygu ve düşüncelerin içe doğduğu gibi doğal biçimde aktarma niteliği.
İdgam Birbirine yakın iki harfi tek yazarak vurgulu okumak. Örneğin çakal yazıp çakkal okuma gibi.
İdil
1- Eski Yunan şiirinde mitolojik, epik ve pastoral şiirlerin genel adı. Günümüzde sevgi ve mutluluk işleyen şiir türü.
2- Bir kimsenin ağzından kır yaşamının güzelliğini ve çobanıl aşkı anlatan şiirdir.
İdmac
Sözcük anlamı sıkıştırmak. Edebiyatta sözde ve yazıda övgü içinde övgü ya da aşagğılama içinde aşağılama yapmayı tanımlar. Övgü içinde övgü yapmaya istitbâ adı da verilir. Örnek:
Sadrında seni eyleye Hak dâim ü bâki
Hep âlemin etdikleri şimdi bu duâdır
Nedim
Şair sadrazama dua ediyor ama bu duanın herkes tarafından yapıldığını belirterek övgü içinde övgü yapıyor.
İfrat Bir sıfatı aşırı ölçüde şiddetlendirmektir. Mübalağa (abartma) sanatının bir türüdür.
İgare
Bir şairin şirinin bir başka şair tarafından benimsenmesi anlamındaki sirkat'ın türü. Benimsenin şiirde bazı değişiklikler yapılır veya sadece bazı sözcükler alınırsa sirkat, igare (nesh olarak da adlandırılır) olur. Şiirin sözcükleri değil anlamı benimsenmişse ilmâd ya da selh adı verilir. Örnek:
Rıza Tevfik'in 1925'te yazdığı Cüniye başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:
O gece ne kadar güzeldi kâinat
Havvâda bir safâ cereyânı vardı
Dağlardan taşlardan taşıyordu hayat
Guyibâr-I aşkın fezeyânı vardı
Nihal Atsız'ın 1933'te yazdığı Dün Gece başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:
Dün gece ne kadar güzeldi âlem
Göklerin şanlı bir mehtâbı vardı
Sevdânın topraktan taştığı bu dem
Günâh-I aşkın da sevabı vardı
İham
Anlamla ilgili edebi sanat. İki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılması. Eğer sözcügün iki anlamının da konuyla ilisi olursa "ilham", sözcüğün özellikle gerçekten çok mecaz anlamı kastedilirse "kinaye" yapılmış olur. Örnek:
Sahn-ı çemende durma saalınsun sabâ ile
Azâdedir nihâl bugün berg ü bârdan
Bakî
("Fidan bugün yaprak ve bardan kurtulup serbet kaldı, artık bahçenin ortasında rüzgarla salınsın." Bâr sözcüğü hem meyve hem yük anlamındadır. Bâr'dan kurtulmakla ağaçlar hem meyveden hem de yükten kurtulurlar. Şair burada bâr'ın bu iki anlamını kastederek iham yapıyor.
İhtira Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük, deyim ve üslupları tanımlar.
Diğer Edebiyat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü