On mısralı bir nazım şeklidir. Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir. Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır. Dört mısralı kısımlarda, eklenen mısraların ilk üç mısra ile anlam bütünlüğü sağlaması gerekir. Kafiye şeması şöyledir: Ab aaaa bbbb. Örnek:
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlet var,
Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-seher?
Sabâh-ı feyz-i bahâride mübtesem ezhâr
Çemen çemen mütemevvic nesîm-i anber-bâr:
Niçin? Ben anlamadım kimden etsem istifsâr?
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlat var!
Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter
Hazan içinde solan bir çiçek gibi dil-ber
Sürûr fec ile şâdân iken bütün yerler,
Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-i seher?
Tahsin Nuhid
1- Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı; yerine, zamanına göre oyuncular tarafından, sahnede yakıştırılan sözlerle tamamlanan tiyatro türü.
2- Karagöz ve Ortaoyunu'nda olduğu gibi, önceden yazılmış bir metne dayanmadan ama örgüsü önceden bilinen, oyuncuların bu örgüye göre o andaki buluşlarıyla konuşarak geliştirdikleri halk tiyatrosu türü.
Sözlü ve yazılı anlatımda yersiz ve gereksizce büyük laflar, tantanalı sözler etmekten doğan anlatım eksikliği.
Düşünce, duygu ve imgeleri yansıtan sözcüklerin, cümlelerin birbirini kavramayışları ya da dilsel ve mantıksal yönden bağlanamamayışından kaynaklanan anlatım kusuru.
Açıklamalarıyla 793 Edebiyat Terimi
Divan şiirine Türklerin kattığı, maniye benzer dört dizelik nazım biçimi.
Edebiyatta ortaya konan eserlerin konu ve hedef kitlesi açısından sınıflandırılmasıdır.
Sözcüklerin kök ve gövdelerine yapım eki getirerek onlardan yeni sözcükler oluşturma yöntemi.
İlk çağlardan itibaren Türk diliyle yaratılmış sözlü ve yazılı tüm ürünlerin genel adı.
1. Belli bir ezgisi olan ve hece ölçüsüyle yazılan anonim halk şiiri nazım şekli.
2. Kendine has ezgiyle söylenen halk şiiri nazmı biçimi. Türküler bent ve nakarat adı verilen iki bölümden oluşur.
Bir sözcüğün son sesiyle onun ardından gelen sözcüğün önsesinin kaynaşmasına yol açan birleştirme.
Sözcük ve eklerin son heceleri ya da en az iki dizenin sonunda yinelenen ses benzerliği.
Yabancı dilden çevrilen bir metni, çevrildiği dili kullanan toplumun yaşam koşullarına, töre ve geleneklerine uydurma işi.
Bir milletin coğrafi çevresini, din, hukuk, ahlak, iktisat, güzel sanatlar gibi kurumlarını ve siyasi hayatını genel hatlarıyla gösteren tarih kolu.
Uyumsuz (Absürt, Saçma) Tiyatro
Geleneksel tiyatronun kurallarını hiçe sayan, bir olayı canlandırmaktan çok bir ses ve hareket düzeni olan, az olay ve az sözle çok mesaj vermeyi amaçlayan çağdaş tiyatro türü.
Arapça ve Farsça'dan dilimize geçen sözcüklerde görülen, her zaman uzun bir sesli ile biten hece. (Hala, fani vb.)
Trajedi'nin oluşmasını sağlayan kurallara verilen addır. Yer, zaman ve konu birliğini içerir.
Söyleyenin duygusal tepkisini dile getiren; korku, sevinç, şaşkınlık,acıma gibi duygularla birlikte çağrı, buyruk, yasaklama bildirerek bir başına cümle oluşturan sözcüklere verilen addır. (Haydi!, Ey!, Vay! vb.)
Bir sözcüğün yapısı içinde yer alan bir ünlünün etkisiyle öteki ünlülerin de ona uyması sonucu ortaya çıkan ilerleyici ve gerileyici benzeşme durumudur.
Bir sözcükteki ünsüzler arasında görülen benzeşime verilen addır.
Bir yazarın duygu, düşünce ve eylemlerini kendine özgü anlatış yolu, anlatım biçimi.
Diğer Edebiyat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü