Çok uçta, kenarda veya kıyıda köşede olan.
"Ücra bir köyde üç yıl kadar öğretmenlik yaptım."
"Bahsettiğin arazi çok ücra bir yerde."
Hemen hepsi eski sömürgeler olan, ulusal bağımsızlıklarını kazanmış veya bu uğurda mücadele veren Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri.
Belirli faaliyet ve işlemler sonucu yeni bir mal veya hizmet meydana getirme, istihsal, tüketim karşıtı.
Bir buyruk veya düşüncenin Allah tarafından peygamberlere bildirilmesi.
Açıklamalarıyla 377 Genel Türkçe Terimi
Maddi gücü iyi, parası ve malı çok olan, zengin.
"Varsıl komşusu sık sık kendisine destek olurdu."
"Allah varsıl dostlarının sayısını arttırsın."
Hayvansal ürünleri(et, balık vs.) yememek.
Kısacası, özet olarak.
"Velhasıl biz de düğüne gelemiyoruz."
"Konuşmayı uzatmanın anlamı yok, velhasıl sen de suçlusun."
Denizde balıkların veya küreklerin kımıldayışıyla oluşa ışıltı. Biyolojik ışık üretme özelliğine sahip akıntı veya rüzgârlarla sürüklenen ve bir şeye dokunduğunda ışık veren deniz hayvanı
Hoşnutsuzluk bildirmek, sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek.
"Her geldiğinde hastalığından yakınıyor."
"Veli toplantısında öğretmen velilerin ilgisizliğinden yakındı."
Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, uygulamak, koymak.
"Bu bayram ben de kına yakınmak istiyorum."
"Arkadaşım ayaklarına kına yakınmış."
Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lâstik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma.
Eski Türklerde basit suçlara bakan yargıçlara verilen ad. Daha sonra zabıta memurluğuna dönüşmüştür.
Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim.
Yaşam kalitesi, kişinin içinde yaşadığı çevrede kendi sağlığını kişisel olarak algılayışını tanımlamaktadır.
Esas amaç kişilerin kendi fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevlerinden ne ölçüde memnun olduklarının ve yaşamlarının bu yönleri ile ilgili özelliklerin varlığı veya yokluğunun ne ölçüde onları rahatsız ettiğinin saptanmasıdır.
1. Güçlü, çetin.
"Senin gibi yavuz bir oğlum olsun isterim."
2. İyi, gürbüz, güzel.
"Bu at çok yavuzmuş."
Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak, kalkmak için hareket etmek, kımıldamak.
Arabistan'da tahıl yetiştirmesi ile ünlü bir yer adı.
Türkçe karşılığı incirdir.
1. Yemiş veren ağaçları olan bahçe.
2. Yemiş konulan, saklanan yer.
3. Yemiş tabağı.
4. halk ağzında İncirlik.
Hz. Peygamber (sav)'in Medine'ye hicret etmeden önce Medine'ye verilen isim.
Diğer Genel Türkçe Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Genel Türkçe Terimleri Sözlüğü