1. Yılmış, korkmuş olan.
2. Bıkmış, usanmış.
3. Morali bozulmuş, çökmüş.
Bir cismin birim hacminin kütlesi, öz kütle.
Belli bir amaca veya sonuca yönelen, faaliyete dönüşmeyen etki gücü, temayül.
Birine cesaret vermek, korkmasını önlemek, yüreklenmesini sağlamak.
"Çocuğu yüreklendirmek için güzel şeyler söyle."
"Haklarını savunmak konusunda insanları yüreklendirmek lazım."
Açıklamalarıyla 377 Genel Türkçe Terimi
Düşkünlük, zayıflık.
Acımasız ve haksız davranan, kıyıcı, zulmeden.
İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim ve ustalık gerektiren iş.
1. Osmanlı İmparatorluğu'nda toplum güvenliğini sağlamakla görevli askerî polis kuruluşu.
2. Bu kuruluştan olan er, zaptiye memuru.
1. Çekicilik, biçim, görünüş, durum, konuşma ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen.
2. Beğenilir ve nükteli (dil, konuşma vb.)
3. İnce, albenili.
Zarif davranış veya zarif olma durumu.
1- Kâbe yakınında bulunan bir kuyu.
2- Bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
Kayısı ağacının Akdeniz ülkelerinde yetiştirilen küçük meyveli bir türü. Bu ağacın sarı, etli ve tadı acı, çekirdekli meyvesi.
Bir şeyin dışarıdan görünüşü, dış yüz, görünüm.
Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünlüğü, an. Yaşantıları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilgisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, bellek, hafıza. Anlayış, bilinç, dimağ.
Tarım.
Çok, daha çok. Çoğaltma, artma.
Gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse), müstebit, despot, diktatör.
Diğer Genel Türkçe Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Genel Türkçe Terimleri Sözlüğü