1. Bir kavram ya da düşüncenin figüratif semboller hâline getirilmesi.
2. Görsel sanatlarda bir olayı, düşünceyi ya da kavramı daha iyi açıklayabilmek için kişileştirerek simgeleme.(Allegory)
3. Bir düşünce, soyut bir kavram ya da sanat dışı herhangi bir gerçekliğin figüratif bir simge hâlinde betimlenmesi.
Bir düşünce, bir kavram veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırmak üzere kullanılan heykel, resim ya da şekiller.
1. Osmanlı mimarisinde; kubbe, tonoz ve minare gibi ögelerin tepe noktalarında yer alan hilal biçiminde tepelikli; tunç, bakır ya da pirinçten yapılmış süs ögesi.
2. Yapıların kubbe ve külah gibi yerlerinin tepesinde, sancaklarda çoğunlukla yarım aya benzer formda bezeme elemanı, bir çeşit tepelik. Maden ya da taştan yapılmış olabilir.
Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyum yoluyla yalın bir biçimde bilinç alanına almak, idrak etmek.
Açıklamalarıyla 1044 Sanat Terimi
Antik yapıların cephelerinde bulunan çatı ile korniş arasında ki üçgen biçimindeki bölüme verilen ad. Bir taçkapının ya da bir pencerenin çerçeve içine alınmış üst kısmına da bu ad verilir.
Resimde özellikle insan bedeninin omuzdan yukarısının tam cepheden yüz seksen derece ile bakmasıdır. Bizans resminde görülen izokefali özelliğinde vazgeçilmez unsuru olarak dikkat çeker.
Bir öykü, bir düşünce ya da kavramın figüratif bir simge halinde betimlenişi.(Allegory)
1. İki veya daha çok şeyin sıralanmasında karşılıklı değil, aralıklı olarak sağda ve solda yerleşmiş olan.
2. Belirli bir düzen içinde farklı malzemeler kullanılarak oluşturulan duvar tekniği.
Farklı iki cins malzemenin atlamalı olarak meydana getirdiği örgü türüdür. Daha çok erken İslam ve Osmanlılar döneminde görülür.
Kuzey ispanya'da Santonder'in 30 km. batısında, görkemli tarih öncesi duvar resimleri ve duvar kazımalarıyla ünlü mağara.
Eski Roma'da arena olarak adlandırılan büyük bir düzlükle çevresinde daire ya da elips biçiminde yükselen tribünlerden oluşan yapı.
Merkezi planlı, üzerini örten büyük kubbesi altı sütun ya da paye tarafından taşınan cami tipidir.
Enine kesitli altı yapraklı hatayı.
Sanatta uyum ve oranlama konusunda en yetkin ölçüleri verdiğine inanılan formül. Altın kesim, bir doğru parçası ikiye bölündüğünde küçük parçanın büyüğe oranının, büyük parçanın bütüne oranına eşit olması olarak tanımlanabilir.
% 61.8 en yaklaşık değerdir.
Altın Bölüm ya da Altın Kesit de denir. Herhangi bir geometrik biçimde, varlığı estetik bir üstünlük sayılan oran. Parçalar arasındaki orantıda, küçük parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın bütün parçaya oranına eşittir. Cebirsel olarak; a/b= b/ (a/b) biçiminde ifade edilir. Parçalar arasındaki oranın değeri olan 1.618 ya da ykş. 3/5, "altın sayı" adını alır. Altın Oran geometrik olarak, iki kareden oluşan bir dikdörtgenin köşegeni aracılığıyla kurulur. Antik Çağ'dan bu yana matematikçilere ve sanat kuramcılarına konu olan Altın Oran, bu adı 19.yy'da almıştır. Eski Yunanlıların kısaca bölüm olarak adlandırdıkları bu orana, İtalyan matematikçi Luca Pacioli divina proportine; LEONARDO DA VINCI ise sectio aurea adını vermiştir. Altın Oran'ın aritmetik, cebir ve geometri özellikleri taşımasının yanı sıra, doğada, müzikte ve insan vücudunun organları arasında var olan çeşitli oranlarla da yakın ilişkisi bulunduğu, bütün öteki oranlara üstünlüğününse çeşitlilik içinde birlik özelliğinden kaynaklandığı öne sürülür. Bazı kaynaklara göre, insanlar, Altın Oran'a yaklaşan orantıları daha çok beğenmektedir. (Golden Section)
Bir sanatı kazanç için değil, sırf zevk için yapan kimse, hevesli, meraklı.
Bir şeyin yazı ya da resimle sembolleştirilmesi.
Eski Roma'da savaş oyunları, gladyatör ve vahşi hayvan dövüşlerinin yapıldığı daire veya oval oturma yerleri bulunan yüksek yapı.
Çember ya da oval biçimde kademeli oturma yerleri olan gösteri alanı.
Biçimi belirli bir düzene uymayan. Tanımlanması zor, düzensiz biçimlerde bulunan mineral, madde ya da nesneler için kullanılır.(fr. Amorfe)
Diğer Sanat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Sanat Terimleri Sözlüğü