Birine namusa dokunur bir suç yüklemek.
İstediğiniz Kelimenin Mecaz Anlamını Arayın
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.
Bu sözlük çalışması Türk Dil Kurumunun (TDK) en son değişikliklerine uygun olarak düzenlenmiştir.
açı kelimesinin mecaz anlamı Bakış, görüş, anlayış biçimi.
siyah kelimesinin mecaz anlamı Koyu renkte.
şürekâ kelimesinin mecaz anlamı Yandaşlar, taraftarlar, destekçiler.
kurban kelimesinin mecaz anlamı 1. Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse. 2. Bir kazada veya felakette ölen kimse. 3. Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse.
dağılmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Bir topluluğun, kuruluşun varlığı son bulmak, fesh olunmak. 2. Etkisi, gücü azalmak.
el kelimesinin mecaz anlamı Aracı, vasıta.
parlamak kelimesinin mecaz anlamı 1. Ünlü sanlı olmak, onuru yükselmek. 2. Birdenbire öfkelenmek.
berhava etmek kelimesinin mecaz anlamı Bitirmek, yok etmek.
darlık kelimesinin mecaz anlamı 1. Geçim zorluğu. 2. İç sıkıntısı.
kokuşmak kelimesinin mecaz anlamı Kişi, toplum vb. bozularak özelliğini yitirmek, tefessüh etmek.
gevelemek kelimesinin mecaz anlamı Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek.
kırık kelimesinin mecaz anlamı Gücenmiş, üzgün.
deşelemek kelimesinin mecaz anlamı Araştırmak.
şaklaban kelimesinin mecaz anlamı Dalkavuk.
kan kelimesinin mecaz anlamı Soy.
diklenmek kelimesinin mecaz anlamı Birine karşı ters bir davranışta bulunmak, karşı gelmek, kafa tutmak.
lava etmek kelimesinin mecaz anlamı Birini çekiştirmek.
bilinç kelimesinin mecaz anlamı Temel bilgi, temel görüş.
anıt kelimesinin mecaz anlamı Tarihsel bir yeri de olan çok değerli, çok önemli, büyük yapıt.
çocuk kelimesinin mecaz anlamı 1. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. 2. Büyüklere yakışmayacak daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. 3. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse.
kriz kelimesinin mecaz anlamı Bir toplumun, bir kuruluşun veya bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran.
çatlak kelimesinin mecaz anlamı Akılca zayıf, deli.
denk kelimesinin mecaz anlamı Uygun, nitelik yönünden eşi.
bulamaç kelimesinin mecaz anlamı Karışık, oradan buradan toplanmış.
ayık kelimesinin mecaz anlamı Aklı başında, anlayışlı, uyanık, zeki, açıkgöz.
kaymak kelimesinin mecaz anlamı 1. Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü. 2. Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek. 3. İstemeden bir şey yapmak anlamıyla bazı deyimlerde geçer.
havasını almak kelimesinin mecaz anlamı 1. Birinin eli boş çıkmak. 2. Birini sakinleştirmek. 3. Karşıdaki kişinin böbürlenmesinin boşuna olduğunu ortaya çıkarmak.
ufuk kelimesinin mecaz anlamı 1. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata. 2. Çevre, dolay.
sığınmak kelimesinin mecaz anlamı Güvenmek, yardım istemek veya ummak.
yıkılmak kelimesinin mecaz anlamı 1. İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak. 2. Yok olmak, mahvolmak. 3. Yüklenmek.