Mîzan
1- Ölçü aleti, tartı, terazi.
2- Doğru ve yanlışın, hak ve batılın, zulüm ve adaletin, iyilik ve kötülüğün farkını bildiren hüküm.
3- Ahirette insanların günah ve sevaplarının, iyilik ve kötülüklerinin tartılacağı manevi terazi.
Muâhât Hz. Peygamber'in Medine'de ensar ve muhacirlerden bazılarını birbirleriyle kardeş ilân etmesi.
Muallâkat-i Seba (Muallâkati Seba) Yedi askı. Kur'an henüz nazil olmadan, Cahilliye Devrinde, meşhur Arap şairlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe'nin duvarına astıkları yedi meşhur kaside.
Muamelât Kişilerin karşılıklı olarak kendi aralarında yaptıkları işler.
Muamele Alış veriş, herhangi bir anlaşma.
Açıklamalarıyla 1549 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi
Mubah Şer'î açıdan iyi veya kötü sayılmayan bir iş; farz, haram, müstehap ve mekruh işlerin dışında bir iş; helâl olan bir yemeyi veya meyveyi yiyip yememek gibi. Bazen de gasp edilmemiş yer anlamında kullanılır.
Muceddid
Yenileyen, yeni bir şekil veren, yeniden güçlendiren manasına gelir.
Peygamberimizin sünneti terk edilip bid'atlar yayılıncaya insanlara yeniden dinlerini öğreten ve bu bid'atleri bertaraf etmeye çalışan İslâm bilgini; "Ceddedi: " fiilinden ism-i fail.
Cenab-ı Allah, insanlara doğru yolu göstermek için ihtiyaç nisbetinde onlara zaman zaman peygamberler göndermiştir. Bu peygamberlerin sonuncusu Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'dir. Ondan sonra artık peygamber gönderilmeyecektir. "Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. O, ancak Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur" (el-Ahzâb, 33/10).
Diğer ümmetlerde olduğu gibi Peygamberimizin ümmeti arasında da zamanla bid'at ve hurafeler baş gösterebilir ve bunun neticesinde Müslümanlar dinden ve peygamberimizin sünnetinden uzaklaşmakla karşı karşıya gelebilirler. Ayrıca her gün değişen hayat şartları ve ilerleyen teknikle birlikte birtakım yeni meseleler ortaya çıkar ve bunlara dinî açıdan bir hüküm verme ihtiyacı doğar.
Toplum içinde çıkan bid'atlere karşı koyacak, dine yapılan saldırılar karşısında dini savunacak, yeni meselelere bir çözüm bulabilecek ve müslümanlara yeniden dinlerini öğretip onları yönlendirecek şahsiyetlere de bu ölçüde ihtiyaç hissedilir ki, peygamberlik müessesesi sona erdiğinden ve bundan sonra artık peygamber gelmeyeceğinden bu görev Peygamberimizin ümmetinden çıkan âlimlere düşmektedir. Bu âlimlere dinî literatürde "müceddid" denilmektedir.
Mucize Peygamberlerin, peygamber olduklarını ispat için Allah'ın izni ile gösterdikleri hiçbir insanın benzerini yapamayacağı harikulade hallerdir. İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay.
Muhacir Hz. Muhammed'e uyarak Mekke'den Medine'ye göç eden müslümanlar.
Muhâlefetün li'l-Havadis Yüce Allah'ın sonradan olanlara, sonradan yaratılmış olanlara benzememesi demektir. Zatî sıfatlardandır.
Muhalefetün lil Havadis Yüce Allah'ın sonradan olanlara, sonradan yaratılmış olanlara benzememesi demektir. Zatî sıfatlardandır.
Muhammed (sav) "Yer ve gök ehli tarafından övülen" manasında, Alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan en son peygamber.
Muhammed-ül Emin
Hz. Muhammed (s.a.v)'in peygamber olmadan önce çevresindekiler tarafından sevilmesi ve güvenilmesinden dolayı verilen isim.
Muhammed-ül Emin: Güvenilir Muhammed
Muharrem Hicri yılbaşının ilk ayı, 10. günü Aşure günüdür.
Muhatap Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse.
Muhayyerlik Bir akdi veya muameleyi bozma hakkına sahip olma.
Muhâzâtü'n-nisâ Kadınların cemaatle namazdaki saf düzeni ve erkeklerde aynı safta veya hizada olması, ilmihallerde "muhâzâtü'n-nisâ" terimiyle ifade edilir.
Muhkem Sağlam, anlamı açık, yoruma gerek olmayan, okunduğunda manası hemen anlaşılan.
Muhrim Hac veya umre ibadetini yapmak için "ihram"a giren kimseye ihramda bulunduğu sürede verilen isimdir.
Muhtazar Son nefesine yaklaşmış ve ölmek üzere olan kişi demektir.
Diğer Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimleri Sözlüğü