Ara bozuculuk, arabozanlık, fesatçılık, fitçilik, nifakçılık, münafıklık, müzevirlik, müfsitlik.
"Fesatlık sizin işiniz, ben asla kötü bir şey söylemedim."
"Niyetinizi güzelleştirin biraz, bu fesatlık bu kibir sizi bitirir."
"Fesatlık mutluluk getirmez canım."
"Bu yaptığına fesatlık denir."
Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para.
1. Bitkilerin filiz vermesi.
2. (mecaz) Gelişmeye, büyümeye başlamak.
1. Maddenin kimyasal yapısındaki değişiklikler dışında genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı: Fizik bilimi mekanik, ısı, ışık, elektrik ve manyetizma bölümlerine ayrılır.
2. İnsanın doğal yapısı.
3. Kişinin dış görünüşü.
Açıklamalarıyla 377 Genel Türkçe Terimi
Dalgınlık, dikkatsizlik, boş bulunma, tedbirsizlik.
1. Bir şehri, yöreyi savunan veya yalnız orada bulunan askerî birlikler.
2. Askerî birliklerin bulunduğu yer.
1. Gazi olma durumu.
2. Gazi unvanı.
3. Yiğitlik.
Bağıntılılık öğretisi, özellikle bilginin bağıntılı olduğunu ileri süren her türlü felsefe öğretisi, görececilik, bağıntıcılık, izafiye, rölativizm.
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerini bildirmek amacıyla dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi. İnceleme sonucu elde edilen değer.
Gök gözlemleri yapan, gök cisimlerini ve olaylarını inceleyen yer, rasathane.
1. Gözlemek.
2. Dış dünyadaki bir şeyi iyi bilmek için dikkati onun üzerinde tutmak, müşahede etmek.
Güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üreteç.
1. İyi günler yaşamış.
"Kendisi güngörmüş bir insandır."
2. Yaşam deneyimi bulunan, birçok olaya tanık olmuş.
"Güngörmüş birinin nasihatlerine kulak veririm."
Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri.
Bir canlı türünün içinde doğal olarak yetiştiği, yaşayabildiği ve üreyebildiği yer.
İslam'ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf töreni.
Kâbe'nin doğu köşesinde bulunan meşhur siyah taş.
Bellek.
İslamiyet'ten önce Allah'ın birliğine inanan ve Hz. İbrahim'in dininden olanlar.
Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran, bitkin, yorgun, perişan
Diğer Genel Türkçe Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Genel Türkçe Terimleri Sözlüğü