Yan yana ve üst üste yerleşen prizmatik ögelerin dışa doğru derece derece taşarak, genellikle simetrik bir düzen içinde dizildiği üç boyutlu geçiş desteği işlevi gören bir çeşit mimari bezeme ögesi.
Başlık üzerinde hem taşıyıcı hem de süsleyici özelliği olan küçük niş parçaların oluşturduğu mukarnaslardan meydana gelen sütun başlığı.
1- Bir şeyin bal mumu, alçı vb. bir madde ile kalıbını çıkarmak için yapılan işlemlerin bütünü.
2- Bir şeyin kalıbını alarak yapılan kopyası.
3- Heykel yapımı için alçı ya da metal eriyiğini kalıba dökme işlemi.
Çoğaltılmış nesneler; 20. yüzyılın ortalarına değin, yalnızca döküm heykellerle grafik sanatları ürünlerinde sınırlı olarak uygulanan Çoğaltma yöntemi. bu tarihten sonrada başka sanat ürünleri içinde kullanılmıştır.
Açıklamalarıyla 1044 Sanat Terimi
Kıt'aların (tek bir sayfalık yazı) bir araya getirilmesiyle meydana getirilen yazı (Hat) albümü.
Namazgâh denir. Ya da üstü açık cami anlamı taşımaktadır.
Camilerin önünde veya yanında yer alan üzerine cenaze konulan ve arkasında namaz kılınan masa biçimindeki taş.
Osmanlı resim sanatında manzara ve özellikle insanresmi yapan sanatçı.
Saat imali ve tamiri yapılan yer.
Eskiden medresede öğretmen, sonraları profesör anlamında kullanılmıştır.
Osmanlı camilerinde müezzinler için ayrılmış yüksekçe seki ya da kısa sütunlar üzerine inşa edilmiş küçük platformdur.
Son cemaat yerinde imamın sesini arkadaki cemaate iletenin durduğu balkonumsu çıkıntı yeridir.
Eklenti-ek bina.
1- Sanat ve bilim eserlerinin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı.
2- Sanat ve bilim eserlerinin görülüp yararlanılması için sergilenen yer.
Güzel sanatların özellikle resim alanında kendi kendini yetiştirmiş sanatçısı veya onun yapıtı.
Herhangi bir mesleki eğitim görmemiş ressamlarca üretilen ve çocuksu bir betimleme anlayışını yansıtan resim sanatı ürünleri. Naif resim perspektifin kuralların yadsıyışı ve çocuksu anlatımı dışında genel üslup özellikleri göstermez. Naif ressamlarca geliştirilen teknik ve üsluplar, hemen daima kişisel niteliktedir. Bunlarda çoğu kez büyük bir ayrıntı zenginliği gözlemlenir. Dış gerçekliği akademikleşmiş yanılsama teknikleriyle değil de, adeta "masum bir gözle" algılayıp betimlemeleri açısından sanatsal değer taşırlar. 19. yüzyılın ikinci yarısında beliren Naif Resim' in en tanınmış ustaları H. Rousseau ve G. Moses'dir. (Naive Painting)
Çocuksu bir anlam ve yapım özelliği taşıyan, eğitim görmemiş amatör sanatçı ve bunların eserlerine denir.
1. Binaların duvar ve tavan gibi yerlerine ve kitaplara süslemeler yapan resimci, süsleme ustası.
2. Bir yapının duvar ve tavanlarını yağlı boya ya da sulu boyayla süsleyen kişi, bezekçi.
3. Ressam.
Fatih Sultan döneminde (1451-81) kurulan ve Osmanlı İmparatorluğunda mimarların toplandığı hassa mimarları ocağına benzer biçimde minyatür, dokuma ve işleme ustalarını bir araya getiren saray örgütü üyelerinin çalıştığı işlik (atölye).
Yerleşim alanları dışında yoldan gelip geçenlerin ibadetlerini yapabilmeri için yol kenarına inşa edilen yerden hafifçe yükseltilmiş etrafı alçak duvarlarla çevrili üstü açık ve kıble yönünde bir mihrap taşının bulunduğu ibadet yapılarıdır. Gelibolu'daki namazgâhta olduğu gibi bazı örneklerinde bir de mimber bulunabilmektedir.
Diğer Sanat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Sanat Terimleri Sözlüğü