Güncel Sanat terimleri sözlüğümüzde Tekke terimi ile ilgili, kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda gösterilmektedir. Tekke nedir? Tekke ne demek? Tekke hakkında kısa bilgi gibi içerik arayışınıza cevap olabilecek kısa bilgiler sayfamızda yer almaktadır.
Tekke Terimi Hakkında Bilgiler
Sanat Terimi Olarak Tekke:
Genellikle yerleşim merkezlerine veya bu merkezlerin yanında yer alan ve içerisinde sürekli barınan derviş ve müritlerin bulunduğu tarikat yapısıdır. Tekkeler biryapı bütünlüğü içerisinde birden fazla ihtiyaca cevap verebilecek fonksiyonel mekânlardan oluşan plan kuruluşlarıyla dönemin külliyeleri olarak değerlendirilir.
Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Tekke:
Genellikle yerleşim merkezlerine veya bu merkezlerin yanında yer alan ve içerisinde sürekli barınan derviş ve müritlerin bulunduğu tarikat yapısıdır. Tekkeler bir yapı bütünlüğü içerisinde birden fazla ihtiyaca cevap verebilecek fonksiyonel mekânlardan oluşan plan kuruluşlarıyla dönemin külliyeleri olarak değerlendirilir. Belli bir tarikata üye olan kişilerin toplanıp ayin yaptıkları yer olarak da tanımlanabilir.
Edebiyat Terimi Olarak Tekke:
Dayanmak, dayanılacak yer anlamı taşıyan bu sözcük, aslında bir tarikata bağlı olan dervişlerin ya da kimselerin toplandıkları, tarikatın gereklerini yerine getirdikleri yapıyı adlandırır.
İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Terimi Olarak Tekke:
Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh.
Sosyal Bilgiler Terimi Olarak Tekke:
Özellikle eski zamanlarda, tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh.
Tasavvufi-Tasavvuf Terimi Olarak Tekke:
Tarikat etkinliklerinin yürütüldüğü yapılardır. Tekke, Farsçada dayanacak yer demektir. Tasavvuf erbabının, oturup kalkmalarına, sülük çıkarmalarına, âyin yapmalarına mahsus yere, tekke denir. Taşradan gelecek dervişlerin kalabileceği özel odaları ve mutfağı bulunur. Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde, tekkeler sosyal, ekonomik, moral, ilmî, hatta siyasî fonksiyonlar icra ediyorlardı. Küçük tekkelere "zaviye", büyüklerine "hânkâh", "dergah", merkezi pozisyonda olanlara da "âsitâne" denir. İlk tekke, Remle'de Ebu Hâşim el-Kufî (ö. 150/765) tarafından kurulmuştur. Erken dönem tekkelerine "Savma'a" adı da verilmiştir. Mecazi olarak tekkeye "harabat", "humhâne", "âteş-gede", "meyhane" denir.
Tarih Terimi Olarak Tekke:
Tarikattan olanların barındıkları, Tanrı’ya tapındıkları, dinsel törenler yaptıkları yer, dergâh.
Benzer Sanat Terimleri
Tabhane: Osmanlı İmparatorluğu'nda misafirhane yapılarına denir. Tabhane erken osmanlı mimarlığında camii yapılarıyla organik bütünlük içerisinde inşaa edildiği için Tabhaneli Camii, Zaviyeli veya ters t planlı gibi adlandırmalarla farklı bir tipoloji doğmuştur. Tabhaneli camiilerin ilk örneklerinde tabhane mekânları asıl ibadet mekânlarından olabildiğince bağımsız ve dışarıya açılabilen müstakil mekânlar halindeyken zamanla bağımsızlıklarını kaybetmiş ve asıl ibadet mekânının bir devamı olarak camii bütünlüğüne katılmıştır. İstanbul'un ilk büyük külliyesi olan Fatih Külliyesinde mekânlarının camiiden bütünüyle ayrıldıklarını ve külliye bütünlüğü içerisinde ayrı birimler olarak yer aldıklarını biliyoruz. Tabhaneli camiilerin inşaası bundan sonrada devam etmekle birlikte, tabhane mekânlarının Edirne 2.Beyazıt, İstanbul Beyazıt ve Gelenbe Yavuz Sultan Selim Camii'nde olduğu gibi kendi içinde ayrıca planlandıkları anlaşılıyor. Klasik dönemin büyük külliye kuruluşlarında ise tabhaneler külliye bütünlüğü içerisinde yine ayrı mekânlar olarak yer almışlardır. Örnek: Nusretiye Camii misafirhaneleri.
Çeşme: Genel su sağlama sistemlerinden gelen suyun kamunun kullanımına sunulduğu hayır yapılarıdır. İlk çeşme yapılarının Antik Roma'da ortaya çıktığı biliniyor. Nympheum denilen bu yapılar hem hayvanların sulanması, hem içme suyu sağlama, hemde görsel bir zenginlik sağlamak amacıyla yapılmıştır. Orta Çağ Avrupa'sında çeşme küçük ve önemsiz bir yapıyken, Barok döneminde eststik ve mimari açıdan gelişmiş çeşme yapıları inşaa edilmeye başlanmıştır. Roma Trevi Çeşmesi iyi bir örnektir. Osmanlı İmparatorluk'unda Lale Devri'ne kadar çeşme küçük ve yalın çoğu zaman bir duvara yapışık yapılar halindedir. Anıtsal meydan çeşmeleri Osmanlı'da Avrupa kent kültürünün tanındığı 18. Yüzyıldan itibaren inşaa edilmişlerdir.
Sebil: Cadde ya da sokak kenarlarında yoldan geçenlerin su içmesi için yapılmış hayır yapıları. Sebillerin çeşmelerden farkı bir su sağlama sistemine bağlı olmamalarıdır. Daire ya da çokgen plan kuruluşları ile sebiller bir iç mekâna sahiptirler ve bu mekân dışarıya üzerinde küçük pencere açıklıkları bulunan madeni şebekelerle açılır. Sebiller bir külliyenin parçası olabileceği gibi bağımsız olarakta inşaa edilmişlerdir. Özellikle 18. Yüzyıldan sonra İstanbul'da çok sayıda sebil inşaa edilmiştir.
Su Kemeri: Su borularının basınca dayanıklı yapılamadığı dönemlerde kentin su ihtiyacını sağlayan suyolunun hep aynı yükseklikte ve çok az eğimli biçimde yapılması gerekirdi. Bu amaçla vadilerin aşılması gerektiğinde kemer dizilerince taşınan suyolları inşaa edilmiştir. Köprüye benzeyen bu yapılara su kemeri adı verilir. İlk su kemerleri Antik Roma döneminde yapılmıştır.
Su Terazisi: Şehre getirilen suyun havalandırılıp basınç kazandırılarak kamusal yapılara dağıtılması için inşaa edilmiş çoğunlukla kare planlı küçük kulelere "Su Terazisi" denir.
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Online Sanat Terimleri Sözlüğü