Sohbet, muhabbet, içki meclisi. Daha çok divan edebiyatında kullanılan mecazi bir kavramdır. Tamlamalar halindedir. Örneğin bezm-i nûşânûş durmadan içilen meclis demektir. Bezm-i vüslat kavuşma meclisidir. Bezm-i muhabbet aşk meclisidir. Bezm-i mey içki meclisidir. Tasavvuf edebiyatında bezm-i elest şekli kullanılır. Başlangıcı olmayan zaman demektir.
Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, üslup, tarz, stil.
Edebiyatta varolan ögelerin birbirine bağlanarak oluşturdukları düzen. Örneğin bir şiirin biçimi kaç dizeden oluştuğuna, dizelerin kümelenişine, belirli bir uyak dizini olup olmadığına göre değişir.
Beldeleri konu edinen edebi eserler. Sanatçılar gördükleri, gezdikleri, sevdikleri ya da görmek istedikleri beldeleri nazım ya da nesir şeklinde anlatır. Divan edebiyatında Ferdi, Derviş Ömer Efendi gibi şairlerin biladiyeleri vardır.
Açıklamalarıyla 793 Edebiyat Terimi
Düş ya da kurgu yoluyla oluşturulan; çoğu kez gelecek zamanlarda yer alan günümüzdekinden farklı bilimler ve teknikler kullanan toplum ve insan yaratan yazının türü.
Roman, öykü, anlatı gibi kurmaca türlerde insanı, düşüncelerinin dümdüz akışı içinde değil; düşleri, izlemleri, iç dünyası ve bilinçaltıyla yansıtmak için başvurulan yol.
Bir kişinin yaşamını ve eserlerini, nesnel bir bakışla anlatan eser. Öz geçmiş.
Gustave Flaubert'in 1857 yılında yayımlandığı Madame Bovary adlı romanın kahramanlarına özgü tutum ve davranışlara verilen ad.
Halk edebiyatında özel bir besteyle söylenen bir ezgi türü, türkü. Konusunu aşiret kavgalarından, kan davalarından, aşk maceralarından alır. Çoklukla Güney ve Orta Anadolu bölgelerinde söylenir. Afşar bozlağı, Urum bozlağı gibi türleri vardır.
Kaba, aşırı ve bayağı komiklik.
Özellikle Divan edebiyatı döneminde büyüklere, varlıklı kimselere sunulan manzumeler için verilen para.
Birbirine uygun veya birbirine karşıt anlamlı sözcükleri bir arada bulundurma. Böyle sözlere cem'iyyetli adı verilir.
Sözcüğü vezne uydurmak amacıyla bazı değişikliklerle kullanılması, hecelerin, seslerin ucun ya da kısa okunması şeklinde yapılan yanlışları hoş karşılama. Şiirde böyle kullanışlar "kusur" kabul edilir.
Ceza-i Sinimmar sözü ödül beklerken alınan ceza anlamına gelmektedir.
Söyleyişleri kulağa sert gelen sözcükleri tanımlar. Uyumu konuya göre ayarlayan önemli bir anlatım şekli. Örneğin, sanatçı şiddet, büyüklük, vakar, ölüm, korku, savaş gibi konuları anlatırken ya da işlerken, sözcükleri de anlattığı konuya uygun düşecek kalın sesliler arasından seçer. Savaşı anlatırken çekâçâk, gülbank gibi sözcüklerin kullanılması gibi. Bu tür kalın seslilere elfâz-ı cezele, taşıdıkları niteliğe de cezâlet denir. Örneğin:
Saflar düzüp hücum hücum edilecek hayl-i düşmene
Dehşet âsimân u zemîn pür-figân olur
Evc-i havâda çekâçâk ı tigden
Âvaz-ı ra'd u sâika reh-gümkünân olur
Nef'i
Anlamları ayrı, ama söylenişleri yazılışları ya da hem söylenişlerini hem de yazılışları benzer olan sözcüklerin bir arada kullanılması sanatı. Eşsesli sözcükleri birlikte kullanarak yapılan söz oyunu.
İşlenmiş bir cinayeti ve bu cinayetin işleyicisini bulup ortaya çıkarma eylemini konu alan roman türü.
1- Halk edebiyatının seçkin ürünlerinin yazıldığı defterler, yazma kitaplar. Bir tür antoloji sayılılar ve yazarlarının kim olduğu çoğu zaman bilinmez.
2- Özellikle saz şairlerinin, kendilerinin ya da başkalarının şiirlerini derleyip kaydettikleri, uzunlamasına açılan deri kaplı defter.
Sözcüklerin, düşüncelerin, hayallerin aralarında bulunan benzerlik, birlik, yakınlık ya da karşıtlık gibi bağlantılarla birbirlerini anımsatması.
Çağrışım yoluyla aralarında anlamsal ya da biçimsel bağlantılar kurulabilen kavram ve sözcüklerin oluşturduğu bütün.
Diğer Edebiyat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü