Dörder mısralı bendlerle kurulan nazım şekli. Her dörtlüğün tek sayılı dizeleri ile çift sayılı dizeleri kendi aralarında kafiyelidir. Dörtlük sayısı sınırlı değildir. Her tür konuya uygun olduğu için çok kullanılır. Çaprazlama da denir. Örneğin:
Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şîrâz-ı hayâl ettiren âhengiyle
Yahya Kemal Beyatlı (Rindlerin Ölümü)
Bir cümlede ya da bir dizede daha önce geçen sözcüklerin sırasını, değişik ya da karşıt anlam verecek biçimde tersine çevirerek yineleme.
Olaydan çok insanın belli bir zaman dilimindeki durumunu anlatan, günlük ve sıradan olaylardan ve kişinin o anki ruhsal durumundan yola çıkan, duygu, tahlil ve gözlemin önemli olduğu hikâye tarzı; durum hikâyesi.
Bir sözcükteki harflerin yerini değiştirerek elde edilen sözcüklerden her biri. Örneğin: Masa, asma, kısa, askı.
Açıklamalarıyla 793 Edebiyat Terimi
Eş görevli ya da benzer işlevli öğelerin bağlaçlarla art arda sıralanma durumu.
Bir sözcüğün birden fazla anlamı yansıtır duruma gelmiş olma durumu.
Olaydan çok olaya karışan kişilerin ruhsal durumlarını bir takım çözümlemelerle yansıtmayı amaçlayan roman türü.
Tristan Tzara ve arkadaşlarınca Fransa'da geliştirilen, 1916'da dil ve estetik kurallarını tanımayan, kelimelerin anlamlarına değer vermeyen, anlatımda başıboş ve alabildiğine çağrışımlara dayanan bir yol izleyen, bile bile kapalılığa sapan bir edebiyat akımı. Fransız edebiyatında 20. yüzyılda geliştirilen bu akım, savaşın hemen ardından doğduğu için umutsuzluk ve güvensizliği içinde barındırır.
Söylenenlerin birbirini tutmayıp bütünlükten yoksun olma durumu.
Yapmacık üslup. Bu üslup sanatçıların taklit edilmemek amacıyla kullandıkları üsluptur.
Âşık edebiyatında kafiye olma olasılığı düşük sözcükler. Âşıkın karşılaşma ya da atışma sırasında en azından dört ayak kafiye bulması gerekir. Diğer âşık da aynı ayakta dört sözcük söylemek zorundadır. Darayak bu durumda işe yarar. Darkapı olarak da adlandırılır.
Meydana gelen bir durumu, olayı bir örnekle anlatmakta kullanılan kalıplaşmış, anlamlı sözler. Durûb-ı emsâl diye de bilinir. Atasözü.
Fransa'da, 19. yüzyılda natüralizime kaşı çıkan simgecilik akımına öncülük eden sanatçılara verilen ad.
Edebiyatı soysuzlaştırdıkları öne sürülen sanatçı ya da akımlara verilen isim. Örneğin Ahmet Mithat Efendi, Edebiyat-ı Cedide şairlerini gülünç göstermek için onlara dekanlar demiştir.
Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
Delâlet-i vaz'iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin yayıncısını, kainatın Allah'ı anımsatması gibi.
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi.
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.
Bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşünüşlerini iddiasız, kesin hükümlere varmaksızın anlattığı eser. Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazı türü.
1. Yunanca Epos şiirinin karşılığı olan bu kavram, toplumların belleklerinde derin izler bırakmış yiğitlik ve kahramanlık olaylarını manzum olarak öyküleyici bir yöntemle anlatan en eski edebiyat türüdür.
2. Toplumların vicdanında derin izler bırakmış bir olayı, özellikle de kahramanlık olaylarını manzum olarak anlatan, en eski edebiyat türü.
3. Ulusların çok eski çağlardaki büyük savaşlarını, başlarından geçen büyük olayları anlatan manzume.
Tasavvufa göre, yaratılış (madde) ve sona eriş (mead) arasındaki safhaları anlatan sistem. Tasavvufçular bu sistemi bir daireye benzettiği için bu ismi aldı.
Sözcüklerin cümle içinde olağan sıralanış biçimlerine uymayan kullanımı.
İnsanın ve evrenin Tanrı'dan gelip tekrar Tanrı'ya dönmesi görüşünü temel alan devir kuramını anlatan şiirlere verilen isim.
Diğer Edebiyat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü