Türk halk hikayelerinin başında geçen seçili sözler. Ayaklı saya da denir. Arapça mukkaddime ve medhal, Farsça dibâce'nin karşılığıdır. Döşeme başlama adlı girişle başlar. Sonra duruma göre yalan veya tanrı, yaratılış üzerine bir destan, bir yurt veya savaş destanı söylenir. Ardından asıl esere ya da anlatıma geçilir.
Hem acıklı hem de gülünç olayları bir arada veren tiyatro türü.
Sahnelenmek için yazılan, olayları oluş hâlinde ve karşıt oluşların çatışmalarıyla geliştirip gösteren yapıt.
Dram ile ilgili; çok acıklı, heyecan verici olan. Tiyatroda temsil edilmek üzere yazılan eser.
Açıklamalarıyla 793 Edebiyat Terimi
Tiyatro eserlerindeki olay örgüsü.
Korkunç bir olayı tiyatro şeklinde anlatan şiir.
1. Hece vezniyle yazılmış şiirlerde dizelerin belli bölümlere ayrıldığı yerler. Durakta sözcükler bölünmez, kulağa uyumlu gelen söz öbekleri oluşturulur.
2. Heceyle yazılan şiirlerde, dizelerin belli yerlerinde durulan kısım.
İki beyit anlamındadır. Divan edebiyatındaki rubai türünü belirtmek için kullanılır.
Bir söz yazıdan istenilen anlamı çıkarmayı, o yazıyı kavramayı engelleyen anlatım karışıklığı.
Orta oyununda iş yeri olarak kullanılan dekor.
Mecaz-ı Mürsel denilen söz sanatı, ad aktarması. Benzetme amacı güdülmeden bir sözün başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
Ölçü, uyak gibi kurallara uymadan, konuşma dilinin havası içinde yazılan bu şiir edebiyatımızda ilk kez 20. Yüzyıl başında Halit Ziya Uşaklıgil tarafından denenmiştir.
Söz ve yazıdaki ifade şekli, uslup tarzı, anlatış yolu. Belagatçılar bunun hakikat, mecaz, kinaye olmak üzere üç türlü olduğunu söylerler.
Acı, hoş olmayan, ayıp, çirkin, kaba veya uğursuz sayılan şeyleri kendi adlarını söylemeden başka sözle ifade etmek. Buna asâlet ve mümtaziyet adları da verilir. Edeb-i Kelâm, bir düşünceyi, bir olayı incelik, asâlet ve nezaketle ifade etmek için anlam, kendine ait olmayan kelimeyle karşılanır. Genellikle şu üç durumda bu yola başvurulur:
1. Sözü kabalıktan kurtarmak için.
Ölen birisi hakkında "ölüm" yerine "Rahmet-i Ralman'a kavuştu", "sizlere ömür", işi elinden alındığını bildirmek üzere "Affedildiniz" denmesi gibi.
2. Ta'zim veya ifadeyi süslemek için. Şeyh Galib'in aşağıdaki iki beyitten ilki ta'zim, ikincisi tezyine (süslemeye) örnektir:
Bir şeb ki Sarâ-yı Ümmehânî
Olmuşdu o mâhın âsumânî
Giydikleri âftâb-ı temmûz
İçtikleri şûle-i cihan-sûz
3. İfadeyi fesahat yönünden bozacak ses, kelime ve terkiplerin tekrarından kaçınmak için.
Belirli üslup, fikir ve ilkeler etrafında teşekkül etmiş ve ortak/benzer özellikler taşıyan edebî eserleri, bu eserlerin ve yazarlarının ait olduğu dönemi ifade etmek için kullanılan terim.
Edebiyatın kendine has şekil ve içerik özellikleriyle birbirinden ayrılan bölümleri.
Edebiyatla ilgili, edebiyata ilişkin yazı.
Duygu, düşünce, olay, olgu ve hayalleri insanda heyecan ve hayranlık uyandıracak şekilde güzel ve etkili olarak sözle veya yazıyla anlatma sanatı.
Dil vasıtası ile insandan insana ve nesilden nesile aktarılan her beşeri ifade, edebiyattır. (Cemil Meriç)
Edebiyat; malzemesi dil, kaynağı yaşantılar ve hayal gücü olan bir yaratıcılık, başka deyişle bir sanat dalıdır. (Gürsel Aytaç)
Edebiyat; tarihsel, sosyal ve kültürel olandan hareketle dille gerçekleştirilen güzel sanat etkinliklerine ve eserlerine verilen genel addır. (Şerif Aktaş)
Edebiyat, dil aracıyla estetik bir aktivitedir. (Jürgen Landwehr - Yürgen Landweyar)
Edebiyat, dinamik bir konuşma kurgusudur. (Yuri Tinyanov)
Belli bir tarihsel süreçte edebiyatı, tür ve yazarın milliyeti bakımından herhangi bir ayrım olmadan şekilsel ve içeriksel olarak etkileyen belli üslup, duygu ve düşünce dizisine edebiyat akımı veya edebi akım denir.
Bir milletin bilinen ilk ürünlerinden başlayarak bütün edebî eserlerini, bunların yazarlarını, edebî tür ve dönemleri inceleyen ve yorumlayan bilim dalı.
Diğer Edebiyat Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü