1. Bir ya da birkaç şeyin bir ya da birkaç şeye karşı olan durumu, oranı, niteliği.
2. İki nesne, iki olgu arasında var olan ilişki.
3. Evrende eşyayı, kavramları, tasarımları birlik ve bağlılık gibi ilişkiler açısından gösteren nitelik.
Salt bilginin olamayacağını, bütün bilgimizin göreli olduğunu gerçeğin gözlemcinin bakış açısına, gözlenen nesneye, olaya ve gözlem koşullarına göre değişebileceğini öne süren öğreti.
Herhangi bir şeyin ya da durumun niteliğinin ve anlamının, başka şeyler ve durumlar ile olan bağıntılarına göre belirlenebileceğini, bir şeyin ya da durumun nitelik ve anlamının ancak bir bütün içindeki yerine göre değer kazanabileceğini ileri süren felsefe görüşü.
1. Karşılıklı bağıntı.
2. Birbiriyle eşleştirilen iki küme ölçü sonuçları ya da aynı cinsten verilere ilişkin iki gözlem dizisi arasındaki bağıntı.
3. İki puan ya da ölçü arasındaki ilişki ya da birlik bir puanın, bir başkasıyle aynı zamanda gösterdiği de
Açıklamalarıyla 556 Eğitim-Öğretim Terimi
1. İki gözlem dizisi arasındaki ilişki gücünü gösteren ölçü.
2. İki değişken arasındaki bağıntı ölçüsü.
Üniversitelere girebilmek için lise öğreniminden sonra verilen olgunluk sınavı
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı orta dereceli okullar ile yüksek okullarda görevli öğretmen ve öğrencilerin çalışmalarını denetleyen, gerektiğinde resmi ya da özel eğitim ve öğretim kurumlarında bakan adına soruşturma ve inceleme yapan denetmen.
MEB Müsteşarlarının başkanlığında Teftiş Kurulu Başkanı, ilgili genel müdürler ve Bakanlık Hukuk Müşavirinden oluşan, öğretmenler ile öğretmen yetiştiren yüksek okul öğrencilerinin disiplin suçlarını inceleyen komisyon.
Bir öğrencinin ya da bir öğrenci topluluğunun belli bir konuda, genellikle belirli bir öğretim sonunda elde ettiği bilgi, beceri ve anlayışı ölçen testler.
Bir başarı testinde gerçek ya da yaklaşık olarak ortalamayı gösteren ham puanı elde etmek için gereken yaş.
Meslek alanındaki bilgisi, görgüsü ve olgunluğu ile sivrilmiş, üstün çaba ve başarısı görülmüş kıdemli MEB müfettişlerine verilen san.
Henüz süt emme çağında bulunan çocuk genellikle bir yaşından daha küçük olan çocuğa verilen ad.
Süt çocuklarının genellikle gündüzleri ve kimi durumlarda geceleri bakılmak üzere bırakıldıkları yer.
Doğuştan süt emme çağının bitimine dek uzanan çocukluk dönemi.
1. Bir kimsenin bedensel ya da düşünsel bir çaba göstererek bir işi kolaylık ve ustalıkla yapabilmesi.
2. Ustalık, uzluk, el uzluğu.
3. El, parmak ve göz ortak güdümü (koordinasyon) bakımından yeterlik.
4. Bir bilgiyi kullanabilmektir (skill)
5. Psiko-motor davranışların doğru, birbiriyle koordineli, hızlı ve otomatik olarak yapılmış şekli.
Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut.
Dövme, aç ya da susuz bırakma, ayakta bekletme gibi bedene güçlük ve sıkıntı vermek yoluyla uygulanan, eğitimde yeri olmayan, yasadışı ceza.
1. Cimnastik, oyun ve spor gibi eğitici bütün beden alıştırmalarını kapsayan genel kavram.
2. Öğrencilerin bedensel gelişimi için zorunlu devinim gereksinmelerini karşılamak, topluluk oyunları ve başka etkinliklerle kişilik ve önderlik yeteneklerini arttırmak, dengeli bir ruh ve beden gücü elde etmelerine olanak sağlamak amacıyla her dereceli okul programında yer alan ders.
Bedenin bir bölümünün iyi gelişmemesi ya da belirgin biçimde olağandışı gelişmesi sonucu oluşan özür.
Beden yapısının boy, ağırlık, göğüs genişliği, yüz biçimi gibi özellikler ile örgenlerin görevi bakımından değişiklikler göstermesi.
Diğer Eğitim-Öğretim Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Eğitim-Öğretim Terimleri Sözlüğü