Eğitim Sitesi

Online Tasavvufi-Tasavvuf Terimleri Sözlüğü

Tasavvuf Tasavvuf insanın yüce yaratıcısına karşı ne kadar aciz olduğunun farkına varması ve ahlakını iki cihan serveri Peygamber (sav)in ahlakıyla ahlaklanmasıdır. Aslında tasavvuf kul olduğunun bilincinde olmak, her an Allahu Teâlâ ile beraber olduğunu bilmektir. Cenabı Hakk'ın kâinattaki tecellisini görüp onu tesbih ve sena etmekten ibarettir. Müslüman olmanın bilinç halidir.

Tefrika Arapça, ayrılık demektir. Dünyaya, masivaya dalmak, cem'den uzak kalmak

Tekke Tarikat etkinliklerinin yürütüldüğü yapılardır. Tekke, Farsçada dayanacak yer demektir. Tasavvuf erbabının, oturup kalkmalarına, sülük çıkarmalarına, âyin yapmalarına mahsus yere, tekke denir. Taşradan gelecek dervişlerin kalabileceği özel odaları ve mutfağı bulunur. Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde, tekkeler sosyal, ekonomik, moral, ilmî, hatta siyasî fonksiyonlar icra ediyorlardı. Küçük tekkelere "zaviye", büyüklerine "hânkâh", "dergah", merkezi pozisyonda olanlara da "âsitâne" denir. İlk tekke, Remle'de Ebu Hâşim el-Kufî (ö. 150/765) tarafından kurulmuştur. Erken dönem tekkelerine "Savma'a" adı da verilmiştir. Mecazi olarak tekkeye "harabat", "humhâne", "âteş-gede", "meyhane" denir.

Telbîs Arapça, birbirine karıştırmak manasına bir kelime. Bir şeyin, zıddı olan sıfatıyla ortaya çıkmasına, telbîs denir. Tecellî edilenin, elbisesini giymesi, onun sıfatıyla ortaya çıkması.

Telef Arapça, helak olmak, heder olmak demektir. Telef, ölümden ibarettir. Ölüm ve helak olma (telef), vakti gelince helak olması beklenen şeye denir.

Açıklamalarıyla 99 Tasavvufi-Tasavvuf Terimi

Telkin Arapça, birine bir söz anlatmak, öğretmek, dikte etmek anlamlarında kullanılan bir kelime. Tarikata yeni giren kişiye şeyhin zikir öğretmesi. Cenaze defnedildikten sonra, hocanın, kabir suali ile alakalı olarak yaptığı konuşma veya seslenişe, telkîn denir. Özellikle Mevlevîlikte, şeyh, müride telkinde bulunduğu için, o müride, ölünce telkîn verilmez.

Tezkiye 1. Temizlemek ve arıtmak.
2. Nefsi temizleyip günahlardan arındırmak.

Usûl Yol ve Esas manasına gelir. Sûfinin mertebeler kat ederken uyması gereken esaslarıdır.

Uzubet Arapça, bekârlık anlamına gelir. Tasavvuf tarihinin erken dönemlerinde, bazı sufilerin kendilerine mahsus özel halleri sebebiyle evlenmedikleri kaydedilir. Bektaşîlerde bekârlara, hiç evlenmeyenlere "mücerred" denir.

Üç Aylar Hicrî takvimdeki Receb, Şa'ban ve Ramazan ayları için kullanılan bir tâbir. Bu aylarda oruç tutmak âdeti yaygındır. Bu üç ayın içinde, bazı mübarek geceler vardır. Üç aylar gelince medreseler tatile girer, mollalar, yıllık maddî ihtiyaçlarını temin etmek üzere, memleketin dört bir yanına dağılırlar, gittikleri yerlerde va'z ederler, namaz kıldırırlar ve Kur'ân-ı Kerim okurlardı. Halk sadaka ve zekâtlarını bu mollalara vererek, senelik giderleri hususunda onlara yardımcı olurlardı. Mollaların yaptığı bu işe, "cerre çıkmak" adı verilirdi.

Üfürükçü Nefes etmek, nüsha (muska) yazmak, fala bakmak, cin ve peri çarpmalarına, yılan sokmalarına, her türlü hastalıklara karşı ilaç vermek suretiyle, saf insanları dolandırmayı meslek edinen kişilere üfürükçü denir.

Ülfet Arapça, kaynaşma, yakınlık, ısınma gibi anlamları olan bir kelime. İyi geçinmek; anlaşmazlığa düşmeden, herkesle güzel geçinmek.

Üryan Arapça, çıplak demektir. Tasavvuf düşüncesindeki, "çıplak geldik hiç bir şeye sahip olmadan, çıplak gideriz" yorumunu anlatan bir terim.

Vird 1. Tasavvufta bir zikir çeşididir. Tasavvufta belirli sayıda Allah denilerek nefsin durulmasını hedefleyen zikir çeşidine vird denir.

2. Arapça, su payı, ordu, gece ibadete ayrılan zaman dilimi, çok sayıda kuş, Kur'an da her bir cüz, her gün rutin olarak okunması görev haline getirilen dua veya zikirler gibi çeşitli anlamlan içeren bir kelime. Sufiyye büyükleri tarafından hazırlanan hususi dualar. Çoğu, Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflere dayanır. Müritler, bunları durumuna göre günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak tekrar ederlerdi.

Vuslat Arapça, ulaşmak, varmak demektir. Bir şeyin bir şeye ulaşması, bir şeye irtibat kurmak, sonra onda yoğunlaşmak anlamında ele alınabilir.

Zaviye Arapça, açı, köşe, evin küçük bir köşesi veya odası gibi manaları ihtiva eden bir kelime. Tekkenin küçüğüne verilen isim. Zaviyeler genel olarak, şehir ve kazaların kenarlarında, uzakça yerlerde kurulurdu. Mecaz olarak dünyaya da zaviye denir.

Zikir Zikir, her işte Allah'ı hatırlamak, zihinde tutmak, yâd etmek, unutmamak ve anmak, kendini gafletten kurtarmak, kulun Allah'ı dille ve kalple anması anlamında Kur'an kaynaklı bir tasavvuf kavramıdır. Gaflet de Allah'ı unutmak demektir.

Mutasavvıflara göre gerçek zikir, Allah'ı çok sevmek, O'ndan nasıl korkulmak gerekiyorsa öyle korkmaktır.

Zübde-i Âlem Zübde kelimesi çekirdek, öz anlamına gelmektedir. Âlem de dünya, kainat, evren anlamlarında kullanılmaktadır. Bu tamlama ise, kainatın özü anlamında kullanılmaktadır. Tasavvufi anlamı olan bu terime göre, insan kainatın özüdür, kainatta ne varsa, aynı oranda insanda da vardır. Bir diğer ifade ile insan kainatla denk kabul edilmektedir. Zaten kainatın varlık sebebi de insandır.

Zümrüd-ü Anka Yeşil renkli Anka kuşu. Güneş ve ateşten yaratıldığına ve semanın 4. katında yaşadığına inanılır. Diğer bir adı da "simurg" (otuz kuş) dur.

Diğer Tasavvufi-Tasavvuf Terimleri

1 2 3 4 [5]

Terimler Sözlüğü Ana Sayfa

Açıklamalı Tasavvufi-Tasavvuf Terimleri Sözlüğü