Tezhip ve ciltte kullanılan, altın tozundan yapılma varaklara verilen ad. Altın tozu, sıkıştırılarak yaprak hâline getirilmiştir.
Tuğranın üst tarafındaki elif harfi şeklindeki çizgilerin adıdır. Bunlar bazen elif, bazen lam, yahut sin harfinin çizgisi olurlar.
Elif veya elif-lâm da denir. Bazı tuğralarda tuğların bir kısmı hiçbir harfin uzantısı değil, yalnızca şekli tamamlayan işaretlerdir. Tuğların yanlarında flama şeklindeki kavislere zülüf veya zülfe denir.
Osmanlı devrinde, tahtta bulunan padişahın adına çekilen "tuğra", padişahla birlikte babasının adını ve daima muzaffer olmasını dileyen bir duayı ihtiva eden özel bir şekildir. Tuğra bilhassa XVI. asırda tezhipli olarak hazırlanırdı. Tuğrayla padişahlar dışında, tarikat pirlerinin isimleri yahut bir ayet veya hadis yazıldığı da görülmektedir.
Tuğra dört bölümden ibarettir:
Sere: Tuğranın alt tarafında bulunan ve asıl metnin yazılı olduğu kısmın adı. Kürsü de denir. Bu kısımda padişahın ve babasının adları yazılıdır. Sere, Osmanlı Padişahı 2. Mehmed'in tuğralarında belirlenmeye başlamış, önceleri dörtgene benzerken, II. Selim zamanında üstü daralarak üçgene benzemiş, daha sonra kaidesi yuvarlaklaşmış, II. Mahmud tuğraları ile son şeklini almıştır.
Beyze : Tuğranın sol tarafındaki yuvarlak kısma verilen, addır. Yumurtaya benzediği için bu ad verilmiştir. Tuğranın bu kısmı, tuğradaki baba adına işaret eden «bin» sözünün yazılış biçimidir. Bazen dal (^) harfi, bazen da yalnızca tuğrayı tamamlayan işaretler bu şekli alır. «Muzaffer» kelimesi tuğraya girdikten sonra bu kelimenin n (j) harfi sola doğru beyzeleri keserek uzamıştır, iç beyzenin ortasında «daima» kelimesi yazılıdır.
Tuğ : Tuğranın üst tarafındaki elif harfi şeklindeki çizgilerin adıdır. Bunlar bazen elif (ا), bazen lam (ل), yahut ısı (J) harfinin çizgisi olurlar,
Elif'(ا) veya elif-lâm (ل) da denir, Bazı tuğralarda tuğların bir kısmı hiçbir harfin uzantısı değil, yalnızca şekli tamamlayan işaretlerdir. Tuğların yanlarında flama şeklindeki kavislere zülüfveya. zülfe''deniş.
Kol : Hançere de denilir. Beyzelerin devamı olan ve Muzaffer kelimesinin üzerinden geçerek paralel şekilde sağa uzanan kısımlardır.
Tuğra yazmak. Berat, ferman vb. evraklara tuğra denilen alâmetin yazılması yerinde kullanılır bir tabirdir.
Açıklamalarıyla 1053 Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi
Tuğrai ile ilgili bilgilere bakınız.
Berat, ferman v.b.ne tuğra çekme işini yapanlara verilen unvan. Tuğra nüviş ve tevkii de denilirdi.
1. Osmanlı döneminde resmi evraklara (berat, ferman vs.) tuğra yapan devlet görevlisi, Nişancı vekili. Tuğra istiflemede hünerli hattat.
Dönbaba ile ilgili bilgilere bakınız.
18. Yüzyılda Türk süslemeciliğinde Batı'nın oluşturduğu Barok, Ampir ve Rokoko stilleri mahalli karakterlerle karışarak "Türk rokokosu" adı verilen yeni bir üslûbun doğmasına yol açmıştır.
Ta'lîk XV inci asır başlarında Anadolu'nun şarkında icat edilmiş bir yazı şeklidir. İranlı hattatlar bunu en güzel yazanlar arasında gösterilir. Meselâ İmâd ta'lîkde en ileri üstatlardandır. Osmanlı Türkleri de bu yazıda çok kıymetli hattatlar yetiştirmişlerdir. Bunlar yalnız onu taklit ile kalmamışlar, kendi ince zevkli üslûplarına da sokarak bir Türk Ta'lîki usulü ortaya koymuşlar ve bunda da muvaffak olmuşlardır.
Şarkta İslâm sanatında Müslüman olan her millet birbirinden almış, bu meyanda Selçuk ve Osmanlı Türkleri de mahallî ve ince zevklerini katarak kendilerine has bir usul vücuda getirmişlerdir ki bugün bir Arap ve Acem denen ekollerden ayrı bir tavır ve tarz kazanarak diğer kısımlarda olduğu gibi tezhibde de bir "Türk tezhibi" doğmuştur. Bunun da her asra göre bize mahsus hususiyeti vardır ki görmeye alışanlar fark eder. Karamemi eserleri bundan bir şubedir.
Kaz, ördek ve benzeri hayvanların büyükçe tüyleri, saplarından tıpkı kalem gibi sivriltilerek yazı ve nakışta kullanılmıştır.
Minyatürde desen çizerken kullanılan kiremit rengi boyanın adı. Minyatür ile ilgili bilgilere de bakınız.
Yazma kitaplarda yazı ve sayfa kenarına su olarak yapılan birbirine bağlı kanca şeklinde süsleme.
Tezhip terimi. Zemin doldurmak amacıyla, küçük bir üçgenin köşeleri dizilişiyle konulan beyaz boyalı üç noktaya verilen ad.
Tezhip terimi. Levha kenarlarının iç pervazına zencirek yerine resmedilen rûmi şekillerden oluşan kenar şeridine verilen ad. Örgü şeklinde dizilmiş üç çizgide motifler yer almıştır.
Birbiri içinden geçen üç hat üzerinde rumilerin aynı yönde dizilerek meydana getirdiği zarif bir rumi örgüsüdür. Bordürlerde kompozisyonları sınırlayıcı olarak kullanılır.
Sülüs ile ilgili bilgilere bakınız.
Kamış kalemin iki parçadan meydana gelen kesik kısmının yazandan yana olan tarafına verilen ad. Diğer kısmına vahşi denir.
Menakib-i Hünerveran, sayfa 10 da, hat çeşitlerine göre vahşi ve ünsi oranı belirtilmiştir.
Tuğrakeş Hakkı Altunbezer'in tanıdığı büyük hattatlar hakkında verdiği bilgilere göre;
Şeşkalemde maharet sahibi olan Rakım Efendi'nin, Eğrikapılı Rasim Efendi'nin, Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin, Şefik Bey'in, Sami Efendi'nin kalemlerinin ünsisi ve vahşisi müsavi surette idi.
1- Tavır, tarz manasına gelir ki sanatta ilerlemiş ve özgün eserler vermiş üstatların tercih ve ihtiyar ettikleri yol demektir.
2- Bir devrin ya da bir sanatçının kişiliği, bir eserin teknik, renk, kompozisyon biçim ve anlatım bakımından özellikleri.
Diğer Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimleri Sözlüğü