Eğitim Sitesi

Türbe (Kümbet) Nedir? Türbe (Kümbet) Hakkında Kısaca Bilgi

Güncel Sanat terimleri sözlüğümüzde Türbe (Kümbet) terimi ile ilgili, kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda gösterilmektedir. Türbe (Kümbet) nedir? Türbe (Kümbet) ne demek? Türbe (Kümbet) hakkında kısa bilgi gibi içerik arayışınıza cevap olabilecek kısa bilgiler sayfamızda yer almaktadır.

Türbe (Kümbet) Terimi Hakkında Bilgiler

Sanat Terimi Olarak Türbe (Kümbet):

Her iki terimde Türk-İslam mezar yapılarına verilen adlardır. Türbe ve kümbetler genellikle silindirik, çokgen veya kare planlı olarak inşaa edilmiş kubbe veya külahla örtülmüş yapılardır. Kümbet ve türbe terimleri aslında aynı yapı türü için kullanılmakla birlikte ayırıcı özellikleri kümbetlerin piramidal veya çokgen külahla, türbelerin ise kubbe ile örtülmeleridir. Kümbet terimi daha çok Osmanlı öncesine ait mezar yapıları için kullanılmaktadır. İlk kümbet yapısı 1006-1007 yıllarında Kuzey İran'da inşaa edilen Kümbet-i kâbustur. Bu tür anıtsal mezarlar için Batı kültüründe kullanılan terim "mausoleun" dur.


Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Türbe (Kümbet):

Her iki terimde Türk-İslam mezar yapılarına verilen adlardır. Türbe ve kümbetler genellikle silindirik, çokgen veya kare planlı olarak inşa edilmiş kubbe veya külahla örtülmüş yapılardır.


Benzer Sanat Terimleri

Mausoleum: Batı dillerinde anıtsal mezarlara verilen addır. Türkçede ise bu konuda kümbet ve türbe gibi terimler daha ayrıntılı bir anlam taşıdığından mausoleum genellikle Antik Çağ için kullanılmıştır. Kelime M.Ö. 350 dolaylarında Halikarnasos'ta Kral Mausolos için yapılan anıt mezarın adı olan Mousoleum'dan gelmektedir. Bu terim daha sonra tüm anıt mezarların genel adı olmuştur.

Tekke: Genellikle yerleşim merkezlerine veya bu merkezlerin yanında yer alan ve içerisinde sürekli barınan derviş ve müritlerin bulunduğu tarikat yapısıdır. Tekkeler biryapı bütünlüğü içerisinde birden fazla ihtiyaca cevap verebilecek fonksiyonel mekânlardan oluşan plan kuruluşlarıyla dönemin külliyeleri olarak değerlendirilir.

Tabhane: Osmanlı İmparatorluğu'nda misafirhane yapılarına denir. Tabhane erken osmanlı mimarlığında camii yapılarıyla organik bütünlük içerisinde inşaa edildiği için Tabhaneli Camii, Zaviyeli veya ters t planlı gibi adlandırmalarla farklı bir tipoloji doğmuştur. Tabhaneli camiilerin ilk örneklerinde tabhane mekânları asıl ibadet mekânlarından olabildiğince bağımsız ve dışarıya açılabilen müstakil mekânlar halindeyken zamanla bağımsızlıklarını kaybetmiş ve asıl ibadet mekânının bir devamı olarak camii bütünlüğüne katılmıştır. İstanbul'un ilk büyük külliyesi olan Fatih Külliyesinde mekânlarının camiiden bütünüyle ayrıldıklarını ve külliye bütünlüğü içerisinde ayrı birimler olarak yer aldıklarını biliyoruz. Tabhaneli camiilerin inşaası bundan sonrada devam etmekle birlikte, tabhane mekânlarının Edirne 2.Beyazıt, İstanbul Beyazıt ve Gelenbe Yavuz Sultan Selim Camii'nde olduğu gibi kendi içinde ayrıca planlandıkları anlaşılıyor. Klasik dönemin büyük külliye kuruluşlarında ise tabhaneler külliye bütünlüğü içerisinde yine ayrı mekânlar olarak yer almışlardır. Örnek: Nusretiye Camii misafirhaneleri.

Çeşme: Genel su sağlama sistemlerinden gelen suyun kamunun kullanımına sunulduğu hayır yapılarıdır. İlk çeşme yapılarının Antik Roma'da ortaya çıktığı biliniyor. Nympheum denilen bu yapılar hem hayvanların sulanması, hem içme suyu sağlama, hemde görsel bir zenginlik sağlamak amacıyla yapılmıştır. Orta Çağ Avrupa'sında çeşme küçük ve önemsiz bir yapıyken, Barok döneminde eststik ve mimari açıdan gelişmiş çeşme yapıları inşaa edilmeye başlanmıştır. Roma Trevi Çeşmesi iyi bir örnektir. Osmanlı İmparatorluk'unda Lale Devri'ne kadar çeşme küçük ve yalın çoğu zaman bir duvara yapışık yapılar halindedir. Anıtsal meydan çeşmeleri Osmanlı'da Avrupa kent kültürünün tanındığı 18. Yüzyıldan itibaren inşaa edilmişlerdir.

Sebil: Cadde ya da sokak kenarlarında yoldan geçenlerin su içmesi için yapılmış hayır yapıları. Sebillerin çeşmelerden farkı bir su sağlama sistemine bağlı olmamalarıdır. Daire ya da çokgen plan kuruluşları ile sebiller bir iç mekâna sahiptirler ve bu mekân dışarıya üzerinde küçük pencere açıklıkları bulunan madeni şebekelerle açılır. Sebiller bir külliyenin parçası olabileceği gibi bağımsız olarakta inşaa edilmişlerdir. Özellikle 18. Yüzyıldan sonra İstanbul'da çok sayıda sebil inşaa edilmiştir.

Terimler Sözlüğü Ana Sayfa

Online Sanat Terimleri Sözlüğü