Enflasyon
1- Mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi sonucu paranın satın alma gücünün düşmesidir. Enflasyonun nedeni, dış satımın (ihracatın) az, dış alımın (ithalatın) çok, üretimin az, tüketimin çok olması yani bütçe açığıdır. Bir devlet ürettiğinden çok tüketiyorsa, sattığından çok alıyorsa enflasyon yaşar.
2- Piyasadaki para miktarının, mal miktarına oranla çok olması ve paranın değerinin düşmesi durumu. Para şişkinliği.
3- Bir ekonomide toplumsal talebin (toplumun herhangi bir mala veya hizmete olan ihtiyacının), toplam arzdan (topluma sunulan mal veya hizmet miktarından) fazla olmasıdır. Bu durumda ürün miktarından fazla tüketici olduğu için ürünün değeri yükselir, paranın değeri düşer. Kısaca enflasyon, ülke piyasasında bulunan paranın, üretilen mal ve hizmet değerinden daha fazla olması durumunda ülke parasının değer yitirmesidir.
Enformasyon Tanıtma, bilgi. Belli bir alanda ve belli bir toplumda bilgi ve haberlerin yayılmasına olanak sağlayan araçların tümü. Yapılandırılmış veriler bütünü.
Engellenme
1- Elde etmek istediğimiz bir nesneye, ulaşmak istediğimiz belirli bir amaca varmamız engellendiğinde ya da bir gereksinmemizin giderilmesi önlendiğinde, duyduğumuz olumsuz duyguya engellenme denir.
2- Canlının amaca yönelik güdülenmiş davranışının durdurulması.
Enstitü Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu.
Enstrümantalizm John Dewey (1859–1952)'e göre bilgi; çevreye uymayı, doğadan yararlanmayı ve mutlu olmayı sağlayan bir alet (araç)' tir. Bilgi edinme, insanın bir sorunla karşılaşması durumunda başlar, problemi çözmesiyle de sona erer. Bir bilginin doğruluğu; o bilginin yararlılığına bağlıdır. Söz konusu bilgi; karşılaştığımız problemleri çözmemizde bize yardımcı oluyorsa doğrudur. Bu görüşe enstrümantalizm (aletçilik) denir.
Açıklamalarıyla 1083 Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji, Mantık Terimi
Entegre Bütünleşmiş.
Entelektüel Bilim, teknik ve kültürün değişik dallarında özel öğrenim görmüş (kimse), aydın, münevver. Fikir sorunlarıyla ilgili.
Entüisyonizm (Sezgicilik) Kesin ve değişmez bilgilere sezgi aracılığı ile ulaşılabileceğini savunan akım enstüisyonizmdir.
Entüisyonizm (Sezgicilik) Bilginin kaynağı probleminde insanın aracısız bir şekilde kavrayış durumu olan sezgiyi görür.
Epikürcülük
Epikürcülük, antik çağ düşüncesinin en ilginç düşünürlerinden biri olan Epiküros'a dayanır. Bu felsefede birkaç temel kavram vardır. Bunlar, fizikte mekanik bir nedensellik anlayışı olan atomculuk, evrenin sonsuzluğu ve evrendeki nesneleri çevreleyen güçlerin dengesi ile dünya olaylarının bütünüyle dışında yer alan kutsanmış ve ölümsüz tanrılardır.
Epikuros'un etikte kullandığı temel kavramlar ise iyinin haz ile, en yüce iyi ve sonul amacın ruhun ve bedenin acıdan arınması ile özdeşleştirilmesi, her türlü insan ilişkisinin en yüksek ifade biçimini arkadaşlıkta bulan yarar ilkesine indirgenmesi, sonul amaca uygun olarak da tüm arzuların sınırlandırılması ve hazzını eşlik ettiği erdemli sakin bir yaşamın seçilmesidir.
Epiküryen Dünyevi hazlara aşırı düşkünlük. (Epikürcü ahlak anlayışı.)
Epistemoloji (Bilgi Kuramı)
1- İnsan bilgisinin temel yapısını, özelliklerini, kaynağını ve sınırlarını inceleyen felsefe disiplinidir.
2- Bilginin ne olduğunu, bilginin kaynağını ve değerini konu alan felsefe dalı.
Epoke
Yunanca kökenli “epoke” kelimesini Husserl, araştırma esnasında, fenomene ilişkin ön varsayımlardan ve yargılardan uzak durmak anlamında kullanır. Epoke, bir olguyla karşılaşılması durumunda ön yargılardan sakınmak için bir bakış açısı kazandırır. Epokenin amacı, araştırmacıya "şeylerin kendisini" tanımlama olanağı sunar ve bizlere, doğal tutumumuzdan ya da bizi sarmalayan dünyaya dair tüm sanılarımızdan kaçınma olanağı tanır.
(Aktaran Yüksel ve Yıldırım, 2015, s. 6-7)
Epokhe
1. Yargı vermeme tutumu, yargısızlık.
2. Kuşkucularda, kesin hiç bir şey bilinemeyeceği için genellikle bilgiden vazgeçme ilkesi.
3. Günümüz görüngübilimde, bakışı salt olarak öze çevirebilmek için gerçeklik üzerine yargı vermeme.
Yunancada epokhé, epékhein anlamı: durmak, kendinde kalmak
Erdem
1- Ahlak felsefesinin övdüğü ve ön plana çıkardığı iyilik, dürüstlük, doğruluk, alçakgönüllülük, adalet gibi ahlaki değerler. (Ahlak felsefesinin kurucusu Sokrates, erdemin bir bilgi işi olduğunu, insanın erdeme eğitim yoluyla elde edeceği bilgilerle ulaşabileceğini savunmuştur. Aristoteles'e göre ise erdem, her türlü aşırılıkların ortasındadır. Erdemli kişi her zaman doğru olan orta bir yolu bulabilendir.)
2- İyiyi yapmaya yönelmedir. Ahlaki bakımdan sürekli iyi olma eğilimidir.
3- İradenin ahlak açısından iyi olana yönelmesi.
4- İnsanın ahlaki yetkinliği, fazilet.
Erek Amaç, gaye
Erekçilik Gayecilik,amaççılık.
Erk Bir şeyi yapabilme gücü. Kudret, iktidar.
Esrime Kişinin kendinden geçmesi; duyulur dünyanın dışına çıkarak kendini Tanrı'yla birleşmiş sayması durumu.
Estetik
1- Sanattaki ve doğadaki güzeli kendisine konu alan, estetik değeri tartışma konusu yapan felsefe dalı.
2- Güzelin ne olduğunu sorgulayan, bunun bilgisine ulaşmaya çalışan felsefe dalıdır. Baumgarten, estetiği güzel üzerine düşünme sanatı olarak tanımlamıştır.
Diğer Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji, Mantık Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji, Mantık Terimleri Sözlüğü