Yazılışları ve okunuşları aynı olduğu halde, anlamları tamamen farklı olan sözcüklere "sesteş" sözcükler denir.
Örnek :
Yüzünde kan lekesi vardı. - Sen hala onun söylediklerine kan.
Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş. - Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın.
Gül sen, gülün olayım. - Köyün ortasından geçen çay, çay bahçelerini suluyor.
Gezilip görülen yerlerin ve o yerlerle ilgili izlenimlerin anlatıldığı yazılara gezi yazısı denir. Bilinmeyen, görülmeyen bir yeri, bir memleketi, manzaraları, insanları, gelenekleri, anlatmak gezi yazılarının özelliğidir. Gezi yazıları; gezilip görülen yerlere ait bilgi vermek, o yerlerin güzelliklerini ve görülmeye değer yanlarını göstermek amacını taşır.
Sezme yeteneği, sezgi.
1. Somut ve soyut ad ve kavramları niteleme, belirtme, yer gösterme, sayı gösterme, sorma gibi çeşitli yönlerden vasıflandıran, sınırlayan, kelime türü: doğru imla, ağır yük, uzun yol, ince iş, güzel fikir, hangi iş vb.
2. Varlık, kavram ve nesneleri durum, renk, biçim, sayı gibi çeşitli yönlerden niteleyen ya da belirten sözcüklere sıfat (ön ad) denir.
Açıklamalarıyla 594 Türkçe-Dil Bilgisi Terimi
Sıfat-fiil: Sayı veya şahsa bağlı fiil çekimine girmeyen, fakat aldığı eklerle fiilin zamana bağlı olarak taşıdığı kavramı sıfatlaştırdığından kendisinde sıfat ve fiil niteliklerini birleştiren fiil şekli: tanınmış kişi, olmadık sözler, uçan kuşlar vb.
Somut, soyut adları ve kavramları çeşitli yönleriyle nitelemek veya belirtmek maksadıyla ve ona bağlı sıfatın tamlama dizilişinde oluşturduğu söz grubu. Bu dizilişte sıfat tamlayan, sıfat tarafından nitelenen veya belirtilen ad tamlanan görevindedir: Bu kötü günlerinde Gülsüm'e bir ana gibi bakıyordu. (R.N:Güntekin, Kızılcık Dalları, s.29)
1. Sayı adlarından +(ı)ncı / +(u)ncu ekiyle kurulan ve sıra kavramı bildiren sıfat: Birinci gün, üçüncü yıl, sekizinci kat vb.
2. Varlıkların belli bir sıra içinde yerini belirten sıfatlara sıra sayı sıfatı denir.
Tek başına yargı bildiren ve bir anlam bütünlüğü içinde yan yana sıralanan, iki veya daha fazla cümlenin oluşturduğu cümleler topluluğu. Bu cümleler arasındaki anlam ilişkisi ortak kip, ortak şahıs ve öteki ortak cümle ögeleri il sağlanır. Birbirlerine virgül, noktalı virgül ve bağlaçlarla bağlanır: Ben buraya siper kazmaya geldim; gücüm kuvvetim yerinde çok şükür. (S.Çokum, Ağustos Başağı, s.177)
Basit ya da birleşik yapılı birden fazla cümlenin birbirine virgül, veya noktalı virgülle bağlanması sonucu oluşturulan cümlelerdir. Sıralı cümlelerde en az iki yüklem bulunur. Zaten basit ve birleşik cümlelerden farkı da birden fazla yüklemi olmasıdır. Örnek : Sakla samanı, gelir zamanı.
Sohbet, bir konuyu fazla derinleştirmeden, karşınızda biri varmış da onunla konuşuyormuşçasına işleyen yazılardır. Sohbette yazar, kişisel görüşlerini, düşüncelerini bir söyleşi sıcaklığıyla anlatır.
Gösterdikleri, belirttikleri nesneler duyular yoluyla algılanan ve maddi varlıklara ad olan kelime türü: taş, insan vb.
Adın yerini soru yoluyla tutan zamir.
1. Bir duyguyu, düşünceyi soru yoluyla anlatan veya soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümlelere soru cümlesi denir. Örnek : Oraya nasıl gidebilirim?
2. Soru eki "-mı, -mi, -mu, -mü" veya "kaç, nere, kim" gibi soru sözcükleriyle soru soran, karşılığında yanıt isteyen cümlelere soru cümlesi denir.
Soru sormaya yarayan "mi" eki.
Soru kavramı veren mı,mi/mu,mü eki. İlgili olduğu kelimeden ayrı yazılır; ancak, o kelimenin son ünlüsüne göre ünlü uyumlarına girer; soru biçimindeki yüklemlerde şahıs ekleri alabilir: Bizde mi gideceğiz?, Güler misin, ağlar mısın?
? Soru işareti.
1. Adın yerini, sayısını, durumunu ve zamanını soru yoluyla belirten sıfat: Kaç defa, hangi çocuk, kaçıncı kat, ne zaman gibi.
2. Varlıkların yerini, durumunu, sayısını soru yoluyla belirten sıfatlara soru sıfatları denir.
Adın yerini tutan ve soru sormaya yarayan zamir. Hangisi, kim, ne, neyi, neden vb. zamirlerdir. Başlıca soru zamirleri şunlardır: kim, ne, kaçı, bazıları, hangisi, ne kadarı...
Fiillerin yer, yön, zaman, neden, nitelik ve derecelerini soru yoluyla açıklayan ve soru zamirlerinden yararlanılarak kurulan zarf: Nereye? Nerede? Hani? Nereden? Nasıl? vb.
Varlığı düşünce yoluyla kabul edilen ve söylendiğinde, zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan kavramın adı: Soy, ün, hayal, korku vb.
Diğer Türkçe-Dil Bilgisi Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Türkçe-Dil Bilgisi Terimleri Sözlüğü