1. İmanın yokluğuna ve salih amellerin imanın üzerine bina edilmemesine bağlı olarak dünya ve ahiret mutluluğunu kaybetme.
2. Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı.
1. Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar.
2. Soy.
3. Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm.
Az sözle çok şey anlatma. Mucizevi.
1. Boyun eğme, itaat etme, saygı duyma.
2. Kulluk etme, tapınma.
3. Ululama, övme, yüceltme.
4. Allah’ın insanlara emrettiği ve insanların da Allah’a karşı yapmakla yükümlü oldukları tüm davranışlar.
5. İnsanın yaratılış amacına uygun olarak, Hz. Peygamber’in uygulamalarını esas alıp niyet ederek yapmış olduğu Allah’a yaklaşma şekilleri; davranışlar.
6. Tevhit inancına bağlı kalarak sadece Allah emrettiği için ona sevgi, saygı ve tazim göstermek amacıyla Allah’ın rızasını kazanmak için niyet ederek belirli zamanlarda ve şekillerde yapılan iş, amel.
Açıklamalarıyla 744 Kur’an-ı Kerim Terimi
Yaratma, yoktan var etme.
Bugün İsrail'de kullanılan Sami dili.
Kötü bir olaydan alınması gereken ders, uyarıcı sonuç. Halk ağzında çirkin, kötü, acayip.
Başlamak, bir işe girişmek.
Çağrıya olumlu karşılık verme. Allah'ın kendisine yapılan dualara karşılık vermesi. Bir anlaşmada tarafların anlaşma şartlarını kabul etmeleri.
Hz. Peygamberin vefatından sonra aynı dönemde yaşayan müçtehitlerin dinî bir konunun hükmü hakkında görüş birliği içinde olmalarıdır.
Çaba gösterme, bir işi yapmak işin olanca gayreti harcama, güç ve imkânı sarf etme, zahmet çekme, ısrarlı olma. Dini konularda kıyas yoluyla yeni sonuçlar elde etme, hüküm çıkarma, istinbat.
Bir şeyi diğerine katmak.
Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme.
Bir şeyi tam ve mükemmel bir biçimde yapma, yerine getirme, ödeme, eda etme. Sorumluluk çağındaki insanların Allah’ın isteklerini şartlarına uygun bir şekilde yerine getirmesi.
1. Haramdan uzak durma, kötü söz ve işlerden kaçınma.
2. Cinsel konularda ahlak kurallarına bağlı kalarak insanın namusunu, şerefini ve haysiyetini koruması.
3. Yeme, içme ve diğer bedeni hazlar konusunda ölçülü olma, aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem.
Kötü, güç bir durumdan kurtulma, iyi bir duruma gelme.
Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı.
1. Bozukluk, karışıklık, yolsuzluk.
2. Bir şeyin normal hâlinden ve hedefinden çıkıp yararsız duruma gelmesi.
Bir kimseye asılsız olarak haksız bir şekilde suç, günah yahut kusur sayılan bir söz, nitelik veya davranış isnat etme.
Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme. Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik. Hıyanet, hainlik.
Diğer Kur’an-ı Kerim Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Terimleri Sözlüğü