Adlara ve ad soylu kök ve gövdelere gelerek anlamca eskisinden farklı yeni bir anlam oluşturacak biçimde kelime türeten ek: al/al+lı, baş/baş+lık, yol/yol+daş vb.
Adlara ve ad soylu kelimelere gelerek anlamca eskisinden farklı yeni bir anlam oluşturacak ve yeni bir oluş, kılışa karşılık olacak bir biçimde fiil türeten ek: bağ/bağ+da-ş-, boş/boş+a- vb.
Ad kökü veya gövdesine addan ad yapan ekler getirilerek yapılmış yeni ad.
Ad kökü veya gövdesine addan eylem yapan ekler getirilerek yapılmış eylem.
Açıklamalarıyla 596 Türkçe-Dil Bilgisi Terimi
Zamir.
Nitelediği ad düşmüş sıfat.
Bir şeyi duyurmak, tanıtmak vb. için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilanı.
1. Bir ülkede dilin, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği.
2. Bir dilin veya bir lehçenin yazı diline oranla ve çoğunlukla ses, bazen de şekil, anlam ve söz varlığı bakımından birbirinden az çok ayrılan konuşma biçimleri: Türkiye Türkçesinin İstanbul ağzı, Aydın ağzı.
Uyum
1- Bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş, belli sayıda harfin bütünü, yazı, abece.
2- Bir dildeki sesleri karşılayan işaretler sisteminin tamamı, harflerin toplamı.
Göndericinin iletisini alan kişi ya da kurum.
Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi
Dilin alıcıyı istenen davranışa yönlendirmesi.
Sözcüklerin bir araya gelip daha önce kullanılmamış anlamların ortaya çıkması.
Dilde yaygın olan ve kullanımında yadırganmayan bağdaştırma.
1. Bugün ses yapısı, şekil yapısı ve anlam bakımından birbirinden az çok farklılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dil. Ana Türkçe, Ana Moğolca, Ana Altayca, Roman dillerine kaynaklık eden Latince gibi. Başlıca dünya dilleri, sayıları sınırlı birtakım eski ana dillerin zaman içinde lehçeler ve müstakil diller halinde dallanarak farklılaşmasından oluşmuştur.
2. Aynı kökten gelen çeşitli dillerin varsayılan kaynağı. Bugünkü Türk lehçeleri, eski bir anadilden doğarak gelişmiştir.
1. Tanım: İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği, bilinçaltına kadar inebilen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil.
2. Tanım: İnsanın çocukken annesinden, babasından ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği dile ana dili denir.
3. Tanım: İnsan doğduktan sonra annesinden, babasından, daha sonra yakın çevresinden ve bağlı olduğu topluluktan önce kendi dilini öğrenir. Öğrendiği bu dil onun ana dilidir. Bizim ana dilimiz Türkçedir.
Bir yazının temeli olan, anlatılmak istenen asıl düşünce.
Yaşanmış olayları duyurmak için yazılan yazı türüne anı denir. Yazarın kendi başından geçen ya da kendisinin de karıştığı olayları sanat değeri taşıyan güzel bir dille anlatmasından oluşan yazı türüdür anı.
Sözcükler, anlamda daralma ya da genişleme yoluyla başka bir anlama geçerek yan anlamlar kazanabilir.
Sözcüğün eskiden anlattığı şeyin ancak bir bölümünü, bir türünü anlatır duruma gelmesine anlam daralması denir.
Sözgelimi "oğul" sözcüğü başlangıçta kız ve erkek anlamlarını içerirken sonradan yalnızca erkek çocukları için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.
"Erik" sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını içerirken, sonradan bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.
Bir kelimenin gösterdiği anlamdan az veya çok uzaklaşarak yeni bir anlam kazanması olayı: EAT. uslu "akıllı" , T.T. uslu "yaramazlık etmeyen, haşarı olmayan" vb.
Diğer Türkçe-Dil Bilgisi Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Türkçe-Dil Bilgisi Terimleri Sözlüğü